Genel Köşe Yazıları

Urla’da Hasarlı Binalar Neyi Bekliyor.

Cenk Özen Yazdı…

Urla’da Hasarlı Binalar Neyi Bekliyor.

30 Ekim 2020 günü Türkiye saati ile 14.51’de, merkez üssü Yunanistan’ın Sisam Adası açıkları olan İzmir’in Seferihisar ilçesine 23 km mesafede bulunan, yerin 16,5 km altında 6,9 Mw büyüklüğünde yaklaşık 16 saniye süren bir deprem meydana geldi. Türkiye ve Yunanistan’da toplam 119 kişinin öldüğü 1053 kişinin ise yaralı olarak kurtarıldığı, 2020 yılında dünya üzerindeki en ölümcül deprem olarak tarihe geçen, içimizin burkulduğu, yüreğimizin yandığı, gözyaşlarımızın sel gibi aktığı kurtarma anlarını nefeslerimizi tutarak görsel basından takip ettiğimiz anları söyle bir hatırlayalım istedim. Yitip giden bebekler, çocuklar, anneler, babalar, dedeler, nineler, genç evliler hepsinin hayatlarına girdik, yakınları ölenlerin acılarını paylaştık. İzmirli olarak yardıma koştuk. Kimimiz aracını, kimimiz evini, kimimiz sofrasını açtı. Kimimiz cebindeki son kurusu paylaştı. Evindeki battaniyesini, yastığını paylaştı.

 

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından depremden sonra başlatılan hasar tespit çalışmaları sonucunda şu bilgiler verildi;

 

“Acil yıkılacak ağır hasarlı yıkık 4 bin 481, orta hasarlı 5 bin 920, az hasarlı 47 bin 737, hasarsız 402 bin 368 olmak üzere toplam tespiti yapılan bağımsız bölüm sayısı 460 bin 506.”

 

Kısa bir hatırlatmadan sonra gelelim bizi en yakından ilgilendiren kısmına yani yaşadığımız yer toprak parçası, tarihten adı gelen bir diğer ismi “Urla”

Urla’da maalesef bu dehşet saatlerine tanık olan bir kişi olarak, o an her şeyin bittiğini düşündüm. İlk önce çocuklarım, eşim, annem, babam, kardeşim geldi aklıma, herkes gibi telefona sarıldım. Heyecandan ellerim titriyor, telefonun numaralarına dokunamıyordum. Zor bela çağrı düğmesine bastım ve o an karşı tarafın sesini alabilecek miyim yoksa ev yıkıldı mı çocuklarım göçük altında mı kaldılar, insan her şeyi düşünüyor. Çok şükür ben bu dehşet anlarından kurtuldum. Hepimizin durumu iyiydi. Ama durumu iyi olmayan göcük altında kendileri yakınları, evlatları kalan, çıkarılmayı bekleyen ya da yitip giden hayatlar vardı.

 

Urla’da yıkım meydana gelmedi, canlar zarar görmedi fakat binalar hasar aldı, kimi ağır hasar kimi orta hasar kimi hafif hasar ama ortak payda “hasar” almasıydı. Bir daha aynı bir şiddette bir deprem meydana gelse Allah Korusun durum çok kötü olabilir düşüncesindeyim.

 

Çevredeki bazı iddialara göre; Bu hasarlı binaların, merkezdeki belediye hizmet binası, urit düğün salonunun ve altının da bulunan alış veriş merkezi olduğunu, belediyenin dükkânları ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin barındığı alanlar ve eski tapu müdürlüğünün olduğu bos binanın da bu deprem sırasında hasar aldığı, hasarlı olduğuna dair raporların olduğu söyleniyor.

 

Nedense bu hasarlı olduğu iddia edilen yerlerde (eski tapu müdürlüğü binası hariç) faaliyetler aksamadan devam ediyor. İnsanlar başına gelebileceklerden habersizce; Alış veriş merkezine tıka basa dolup alış verişin keyfini yaşıyorlar. Belediyenin hizmet binasında islerini görüyorlar şayet bu anda bir deprem meydana gelse depremin şiddeti hafif bile olsa yıkılmayacağının garantisini kim verebilir. Bu binalarda o an bulunan vatandaşlar ve çalışan personele ne olur.

Burada göz göre göre yitip giden canların hesabını kim verebilir. Bu binalar hasarlı ise burada hizmet vermek doğal mıdır? Yoksa biz Türk’üz bize bir şey olmaz mı deniyor?

 

İş merkezindeki durumda enteresan, çoğu esnaf boşalttı fakat daha boşaltmamak için çeçen askeri gibi direnen bazı esnaflar var. Bir kaç esnaf para kazanacak diye yoksa yapılacak yıkım erteleniyor mu? Göz mü yumuluyor?  Urla’da devreye girip yıkımın geçiktirilmesini sağlayanlar mı var? Hele ki işin daha vahimi belediye iş merkezindeki iki dükkânın genişleme ve yenileme çalışmaları sırasında daha fazla yer kazanılması uğruna bir kaç kolonunun kesildiği yönünde söylentiler dolaşırken,

Geçenlerde depremde hasar alan Konak Belediyesi’nin yıkımı kontrollü olarak yapıldı. Sitemizde haberde olmuştu. İzmir’de Ağır hasarlı binalarda teker teker kontrollü olarak yıkılıyor.

Buradan Urla’daki yetkililere soruyorum. Urla’da hasarlı kamu binalarının durumu nedir?  Ne gibi bir çözüm düşünülüyor. Deprem sıra beklemez, akraba dost arkadaş dinlemez, vurur geçer…

Hepimiz sorumluyuz, durum böyleyken ses çıkarmamak ve iş güzarlık yapıp sorumluluğu ona buna atmak kimseyi kurtarmaz. Kimse bu vebalin altından kalkamaz. İnsanları deprem değil binalar ve en önemlisi sorumsuzluklar, vurdum duymazlıklar, öldürür.

 

Cenk özen

Köşe Yazısı

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL