Genel

URLA, ÇEDES’e KARŞI   

Haber Merkezi

URLA, ÇEDES’e KARŞI   

URLA, ÇEDES’e KARŞI

Urla Eğitim İş, Urla ADD ve Urla ÇYDD şubesi öncülüğü’nde İYTE EĞİTİM İŞ, İYTE ADT ve URKAD’ın da katılımından sonra Urla’daki birçok sivil toplum örgütünün de destek verdiği, CHP İlçe Yönetiminin, Kadın Kolları-Gençlik Kolları Başkanlığı, İyi Parti İlçe Yönetiminin, DSP ve TKP Yöneticilerinin, Bademler Köyü Derneğinin katıldığı eylemde konuşmayı EĞİTİM İŞ Adına H.Cemil DOĞRU yaptı.

Cemil Doğru, Urla Cumhuriyet Meydanı’ndan yaptığı basın açıklamasında; “Bugün burada ve tüm Türkiye’de eğitim dışı kurumlarla, gerici dernek ve vakıflarla imzalanan protokollere ve projelere karşı “Çocukları korumak, vatanı korumaktır” anlayışıyla alanlardayız. Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz, gelin bu protokolü birlikte reddedelim! Eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım! Çünkü ÇEDES protokolü hukuksuzdur: Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırıdır. Laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıttır. Çünkü ÇEDES protokolü tehlikelidir: Eğitim biliminden pedagojiden bihaber, çocuklarımıza nasıl yaklaşılacağını bilmeyen yetişkinleri okullara sokmak travmatik etkileri de beraberinde getirecektir. ÇEDES protokolü öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin mesleki itibarına hakarettir. Eğitim-öğretim eğitimcilerin işidir. Okul yöneticilerine sesleniyoruz: Okullardaki eğitim faaliyetinin yasal çerçevede yürütülmesi sizlerin sorumluluk alanınızdır. Koltuğunuza değil, onun arkasında asılı olan Başöğretmen’in resmine bakın ve bu protokolleri reddedin. Eğitim emekçilerine sesleniyoruz: Sevgili meslektaşlarımız; öğrencilerimiz bizlere Başöğretmen’in emanetidir. Onları, laiklik karşıtı uygulamalara terk etmeyiniz! Kimsenin sizin dersinizi bölme, gasp etme, sizin dersinizden öğrenci çıkarma hakkı yoktur. Bu tür girişimleri her şeyden önce öğrencileriniz, sonra mesleki itibarınız için reddediniz! Velilerimize sesleniyoruz: Çocuklarınızın eğitim adı altında manen ve fiziken güvencede hissetmeyecekleri hiçbir uygulamayı kabul etmek zorunda değilsiniz. Onların geleceği için bu protokolü reddedin!Bu proje illaki yapılacaksa okullarımızda varolan öğretmenlerimizle yürütülebilinir. Yok bizlere  güvenilmiyorsa okullarımızdaki kadrolu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri tarafından yürütülebilinir. Personel eksik diyorsanız o zaman da 700 binden fazla atama bekleyen öğretmenimizi atayabilirsiniz.” dedikten sonra hazırlan basın bildirisini okudu.“Anayasa’nın 2. maddesinde devletin temel nitelikleri arasında belirtilen laiklik, Anayasa’nın 4. maddesindeki düzenleme ile devletin değiştirilemez, değiştirilmesi önerilemez niteliği durumundadır.Laiklik, 1923 yılında kurulan Cumhuriyetimizde 1937 yılından günümüze kadar tüm Anayasa metinlerinde aynı önem ve değerde yer almıştır. Anayasa ve yasalarda korunan ve çağdaşlaşmanın, bilimsel ilerlemenin ve toplumsal barışın güvencesi olan laiklik; siyasal uygulamalarla saldırıya uğruyor, hukuksal metinlerin ve güvencelerin içi boşaltılıyor.Bu kaygı verici uygulamalara bir yenisi daha eklenmiştir. İzmir ve Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İzmir ve Eskişehir İl Müftülüğü arasında imzalanan ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi İş Birliği Protokolü’ kapsamında; 842 ilkokul, ortaokul ve liseye “Manevi Danışmanlık” hizmeti adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi görevlendirilmiştir.Devlet kurumları arasında imzalanan bu protokol, laiklik ilkesinin açık bir ihlalidir ve Anayasa’nın 2., 14. ve 42. maddelerine, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 2., 10., 12. ve 13. maddelerine açıkça aykırıdır. Anayasa’nın 42. maddesi şu şekildedir: “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.”Bununla birlikte; pedagojik formasyonu olmayan imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı, Kuran kursu öğreticisi ve Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin eğitim-öğretim süreçlerine katılmaları çocukların psikolojik gelişimi için ciddi bir risk oluşturmaktadır. İlgili dersler Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde pedagojik formasyon eğitimi almış öğretmenler tarafından da verilebilecekken böylesine Anayasa’ya ve yasalara aykırı bir düzenlemeye gidilmesi ülkemizin geleceği adına kaygı vericidir. Milli Eğitim Bakanlığı’nı Anayasal ve yasal sorumluluklarını yerine getirmeye ve bu ağır yanlışlıklara son vermeye çağırıyoruz. Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz. Dedi.”  Yer yer sloganlarla kesilen coşkulu konuşmanın ardından grup sessizce olaysız dağıldı.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL