Genel

Üç çocuk, üç hayal, üç gerçek

1920’li yıllar.
Aylardır kuşatma ve bombardıman altında şehir.

Üç çocuk, üç hayal, üç gerçek

1920’li yıllar.

Aylardır kuşatma ve bombardıman altında şehir.

Annesini hiç görmeyen, babası şehit düşmüş 12 yaşındaki çocuk bağımsızlık mücadelesi için çeteye yazılır.Çocuk yaşında cephede postacılık görevi yapar.

Cephe dışında Kolordu komutanınamektup götürmeleri ve cevabını getirmeleri gerekmektedir.

İki çocuk dilenci kılığında görünümle, komutanlarının alından öpmesiyle ve kendi ifadesiyle “iki tarafın kurşunlarının yalayıp geçtiği ölüm tarlasından geçerek” göreve giderler. Bir anda düşman ateşi altında kalırlar. Esir olacaklarını anlayınca mektubu bir bağ kütüğünün altına toprağa gömerler ve düşmanın eline geçmesine engel olurlar.

Düşman tarafından esir alınırlar.Ağır sorgu ve işkencelere rağmen hiçbir konuda bilgi vermezler.

Şehre geri dönmek şartıyla serbest bırakılırlar. Akşam vakti yola çıkan çocuklara, siperdeki düşman askerleri kasten ateş açarlar.Düşman mıntıkasında sabaha kadar kan kaybeden çocuklar, sabahleyinFransızların cephedeki kendi yaralılarıyla birlikte hastaneye kaldırılırlar.

Çocuklardan biri şehit olur. Diğer öksüz ve yetim çocuğun bacağı kesilir.

Gaziantep’liFedai Mehmet. 12 yaşında bacağından olur…

Fedai Mehmet’in bir hayali vardır.

Van’dan Sarıkamış’a giderken şehit olan çocuklarında kısacası bağımsızlık mücadelesinde şehit düşen gazi olan tüm çocukların hayali vardır.

Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı, şanlı bayrağımızın dalgalanması…

Hayal gerçekleşmiştir. Bayrağımız dalgalanmıştır. Bedel ödenmiştir.

Selam olsun vatan için hayal koşucularına…

 

***

Öksüz bir çocuk…Evlad-ı Fatihan

Küçük yaşta annesinin onu göndermek istediği okulu ret edecek düzeyde, kendi kararlarını tek başına verebilen bir çocuk.

Yetim çocuklarda gelişen ve onu amaçlarına ulaştıran güçlenme içgüdüsüne sahip…

Bu çocuk büyür. Milleti için hayalleri vardır.

Bir gün yanındaki sağ koluna, not defterine bazı notlar aldıracağını ve yazdıracaklarının gizli kalmasını söyler. Deftere tarih konulur: 28 Temmuz, 1919 Sabaha karşı.

 

Deftere dört madde yazdırılır. Yazan kişi bu maddeleri yazarken yaşadığı şoktan kalem elinden düşer. Bunların gerçekleşeceğine ilişkin inancı yoktur.

“Darılmayın ama, sizin hayal peşinde koşan taraflarınız var” der.

Yazdıran kişi güler… “Bunu zaman gösterir. Sen şimdi yaz” der.

Yazılan maddelerden biri “Zaferden sonra Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır”

29 Ekim 1923 ve Cumhuriyet ilan edilir.

Tarihe not düşen Mazhar Müfit Kansu ve hayallerini gerçekleştiren hayal koşucusu

ATATÜRK

Belki de yapılamaz denilen bütün şeyleri başarabilmek için ilk adımıdır:  hayal kurmak

***

Şimdi kimseyi geçemem ama 15 yıl sonrasını düşünüp çalışmaya başlarsam herkesi geçebilirim düşüncesine sahip bir çocuk.

“İnsan sevdiğinin peşinden koşar”düşüncesine sahip bir yiğit.

İnsanlığın adalet içinde yaşaması için hayali vardır.

Ülkemizin gökyüzünde gözlerinin gerekli olduğunu görür.

Artık satrançta hamle değil oyun kurma zamanıdır.

Hayal gerçekleşmiştir.

Selçuk Bayraktar ve ekibi…

Tutku, İnanç, Hayal, Azim (TİHA)koşucularına ve bu hayale inanıp gerçekleşmesine katkı sağlayanlara selam olsun.

***

Hayal kurmak,insana verilen yeti, belki de mutluluğun anahtarı, buluşların ilk çıkış noktası…

Hayatın streslerinden kaçmamızı sağlayan kapı,

Ruhu dinginleştiren bir sakinleştirici,

Var olmayan ile olabilecek olan arasında bir köprü…

 

Başarılı insanların başarılarındaki sır. Görselleştirme, yani hayal kurma, odaklanmış rüya,

Einstein’ın “Mantık sizi A’dan B’ye götürür. Hayal gücü her yere” sözünde olduğu belki de her şeydir.

Belki de bizi bekleyen güzelliklerin ön izlemesidir.

***

Motivasyonla ilgili bir videoda, bir pilot “yolcular,  uçmanın çok tehlikeli olduğunu düşünüyorlar.  Aslında uçağın yerde olması çok tehlikeli” der.  Pilota göre uçak yerde havada olduğundan çok daha hızlı biçimde paslanır, arıza yapar ve aşınır.Çünkü uçaklar gökyüzünde uçmak için yapılmışlardır.

İnsanda belki de hayallerini gerçekleştirmek için yaratılmıştır.

Bu videoya göre insan için belki de en üzücü şey “yerde yaşamak”tır.

Hem de hiç havalanmadan…

Videoda, ölmekte olan yüz hastaya en büyük pişmanlıkları sorulur.

Bu pişmanlıklardan biri peşine düş-e-medikleri hayalleridir.

Yerde mi yaşadık yoksa hayallerimiz için koştuk mu?

***

Cemil Meriç “Bana hakikatı değil kendini ver. Kendini yani rüyalarını (hayallerini). Olmak istediğin gibi görün olduğun gibi değil !Çünkü, her yalan bir yaratış” der.

Hayaller bazen gerçekleştirmek istediğimiz ülkümüz olduğunu da gösterir.

Ertuğrul Gazi, Fatih Sultan Mehmet,  Atatürk… ve diğerleri… hayal koşucuları…

Allah vermeyeceği şeyin hayalini kurdurmazmış… Ne mutlu hayal kurabilenlere

***

Nihal Atsız, “Yalnızlık” şiirinde “Bir hayal uğruna uzak sisli iklimlere sürüp gittim. Varlığım belki de burada kaybolup gidecek ve ben şimdiden öldüm bittim” der.

Hayal kurmak belki de gerçeklikten uzaklaşma halidir.

Belki de insanın kendine işkencesidir.

Belki de ne pahasına olursa olsun hayallerin gerçekleştirilmesi saplantısıdır.

Belki de “gerçekçi hayaller” ile “hayal olan hayaller” arasında kalmaktır.

***

Ez cümle,

Selam olsun hayal koşucularına, hayallerini gerçekleştirebilenlere ve hayal kurdurabilenlere…

Ve selam olsun Cumhuriyetin kurulmasında hayali ve emeği olanlara

Yerli ve milli olarak tasarladığı İHA; SİHA; TİHA gibi araçlar, Suriye’de, Lidya’da, Dağlık Karabağ’da kısacası masumların, haksızlığın olduğu her yerde düşmanın korkulu rüyası olur.

Prof Dr Erdal Bay

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL