Genel Köşe Yazıları Siyaset

TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİ SINAVI

Yazan Dr. İsmail Sever

TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİ SINAVI

Son günlerde çok konuşulan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem nereden çıktı? Neden tüm muhalefetin söylemi bu?

Türkiye, 2017 yılında yapılan anayasa değişikliği ile adını “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dediğimiz bir sistemle, 2018’den bu yana yönetilmeye başlandı. Bu sistem halk tarafından bir Cumhurbaşkanı  seçiliyor, seçilen cumhurbaşkanı yürütme görevini verdiği bakanları meclisten bağımsız atıyor, anayasadan aldığı yetkiyle yürütme(icraat) konularında kanun hükmünde kararname çıkarabiliyor. Yani meclisi tamamen etkisiz kılan, denetim mekanızmalarını sıfırlayan bir anlayış. Bu etkisiz eleman durumu milletin vekillerini rahatsız ediyor. Sadece vekiller değil, kendi adına yönetme yetkisi veren milletin kendisi de rahatsız.

Her ne kadar seçilen Cumhurbaşkanı siyasi bir partinin mensubu, hatta şimdiki gibi parti başkanı olsa da yürülükteki mevzuat seçilen kişinin partisinden bağımsız hareket edebilmesine yani keyfiliğe müsaade ediyor.Şuan siyasi ittifakların ortak aday çıkarma konusunda önlerindeki en büyük sakınca da bu durum. Düşünün ortak bir aday çıkarmışsınız ve o kişi cumhurbaşkanı olmuş, mevcut durumda ele geçirdiği yetkiyle acaba güçlendirilmiş bir parlamenter sistemi isteyecek midir? Hele destekleyen ittifak mecliste 2/3 çoğunluğu (400 milletvekili) elde edememişse, anayasal bir değişikliği gerçekleştirmek için cumhurbaşkanının iradesinden geçmek zorunda. Aslında bu sistemde iktidar partisi diye bir şey söz konusu değil, seçilen cumhurbaşkanını destekleyen bir parlamenter yapı mevcut. Hal böyle olunca 1. Parti veya 3. Parti olmuşsun sadece törenlerde protokolde sıra belirlemeden öteye faydası bulunmamakta. Yani özetle Demokrasinin adının olduğu kendisinin olmadığı bir sistem.

Siyasi partiler yasası başta olmak üzere  mevcut seçim yasası da demokratikleşme önünde büyük engel. Herhangi bir parti üyesinin kendini temsil edecek ne yerel yönetimde ne de merkezi yönetimdeki kişileri seçme hakkı kısıtlıdır. Hatta tamamen parti, merkez yönetiminin eline bırakılmış vaziyettedir. Bu durumda şunu sormak gerekir “Egemenlik kayıtsız şartsız milletin midir acaba?”. Milletin siyasetten uzaklaşması ve siyasilere soğuk bakmasının altındaki temel neden budur.

Çözüm nedir? Aslında çözüm vardır ve iki aşamalıdır. Birinci aşaması siyasi partiler yasasını değiştirip demokratik hale getirmek ve milletin siyasi yapısının mecliste en uygun tecellisini bulacak seçim yasasını yürürlüğe koymak. İkinci aşama ise anayasal değişikliğe giderek mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni” kaldırarak ülke idaresini tek kişinin elinde bulunduran yapıdan kurtarmak.

Şuan meclis ve Cumhurbaşkanının bunu gerçekleştirecek düşünce ve yapıda olduğuna inanmıyorum. İlk genel seçimlerden sonra söylemeye çalıştığım bu değişiklikler gerçekleşebilir.

Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde mevcut yönetim seçimi kaybeden tarafta olursa ve şu anki muhalefetin hepsi bu değişiklikleri yapmayı vaat ettikleri gibi gerçekleştirmeyi kafaya koymuşsa değişiklikleri gerçekleştirmek için mecliste 2/3 çoğunluğu elde etmek  sorun olmayacaktır. O gün geldiğinde şuan iktidarda olanlar muhalefete düştükleri için kendi getirdikleri bu sistemin değişmesi için daha istekli ve katılımcı olacaklardır.

Bakalım zaman neyi gösterecek?

Yazan Dr. İsmail SEVER

Fotoğraf: Urla Özbek köyü hudutları günbatımı Cenk özen

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL