Bayram Anu Yazdı…
Siyasette halka inisiyatif verip yetkili kılabilmek için tek çare ve zorunluluk siyasi partiler yasasını acilen değiştirmektir…
“Her yönetim bir oligarşik yapı doğurur ister istemez. Bir yönetici azınlık partiyi ve genel başkanı etkiler. Genel başkan çevresinde dar bir çember oluşur. Bu çevre, örgütle genel başkan arasında bir duvar örer. Örgüt sesini bu duvarın ötesinde duyuramaz. Toplumsal gelişme ile örgüt arasında bağ koptukça, partinin tabanı ile genel başkan arasında kopukluklar doğar, uçurumlar açılır.”
Bu sözler, Cumhuriyetçi, ilerici aydın aynı zamanda hukukçu olan gazeteci Uğur Mumcu’ya aittir. Ülkemizde yaşamakta olan her yurttaş için, kanunlar nezdinde 18. yaş dönüm noktası olarak belirlenmiştir. Yaşı 18 olan tüm vatandaşlar şartları uygun ise, İnandığı siyasi partiye üye olabilir.
Yerel yönetimlerde; Belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği, il genel meclisi üyeliği, muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyeliği yapabilir.
Milletvekili olabilir.
Evlenip yuva kurabilir.
Örnekleri çoğaltıp uzun bir liste oluşturmak mümkün; peki bu kadar önemli ve etkili konular üzerinden kritik görevler alma noktasında 18 yaş kanuni sınır ise…Ve yasalarla belirlenmişse…
Nasıl oluyor?
Seçilebiliyorsun ama oy vereceğin adayı belirleme de yetki başkalarında!
Konumuz tabii ki, siyaset, siyasi partiler, seçimler; Siyasi parti genel merkezinin belirlediği kişi Milletvekili, Belediye Başkanı, Belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi adayı olarak halkın önünü konuluyor. Aynı siyasi partiler, aday belirleme noktasında emek veren parti üyelerinden görüş almayı bile gerekli görmüyor…
Sistem, toplumun geleceğine şekil verecek olan adaylarla ilgili örgütün fikrini bile sormuyor. Seçilebilirsin ama asla seçileni belirleyemezsin… Ne büyük dilemma!
Peki, adayı belirleyen kim?
Parti genel merkezlerinde, kontenjan angajmanıyla halkta karşılığını sorgulama gereği duymadan adaylar atayan bir düzüne kadrolu siyasi… Bazı demokratlara göre “ Oligarşik yapı” olarak da tanımlanan dar bir kadro!
Yörenin konumunu sadece haritadan bilen, sınırları içinde hiç bir zaman bulunmamış, en ufak bir sorunundan bihaber olan yönetici, aday belirlemede pek mahir. Sayıları bölgelere göre 10 binlerle anılan parti üyesi kendi geleceğini tayin etme noktasında işlevsiz ve atıl kılınmakta.
Partili kahir ekseriyetle şu soruya cevap arar; Bir türlü değiştirilmeyen Siyasi Partiler Yasası, parti üyesinin demokratik teamül gereği kendi geleceğine şekil verecek adayı tayin etmekte söz sahibi olmasına engel mi ?
Ya da siyasete meslek olarak gören oturduğu koltuktan güç alan tanımadığı yöreleri dizayn edip, her daim siyasi pozisyonunu korumaya çalışan mutlu azınlık mı? Engel olan!
Not: Yazım, istisnasız seçime girme şartlarına uygun olan tüm siyasi partileri kapsar.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)