Bir uzun hava çal derinden nasılsa alıştık

Bir uzun hava çal derinden nasılsa alıştık

Yapılmamış projelerle doludur Türkiye’nin siyaset geçmişi!

Adama sorarlar kasanda kaç para var biliyormusun?

“Yapacağım projeler için kasadaki paraya ihtiyacım yok” diyorsan

Müteahhitlerin parasıyla, sözde hibe krediler ya da dünya bankasından alınacak borçlanmayla olacak işten hayır mı gelir?

Yeşilçama döndü ortalık diyoruz anlatamıyoruz.

Atanın attığı, yananı kar kalıyor…

Kemal Sunal’ın filmleriyle büyümüş insanları dünün çocuklarını kandırmak bugünün çocuklarına kolay olmasa gerek.

Biz, bisiklet, kaykay sürmeyi, futbol, basketbol oynamayı, tütün dikmeyi bamya toplamayı, ağırda, inekten, keçiden süt sağmayı, sanayide yağ pas içinde çalışmayı, inşaatta amelelik yapmayı, denizde, ağ atmayı, oltala balık tutmayı, internetten öğrenmedik.

O yüzden çekirdekten yetişen; çiftçiyi, esnafı, çobanı, ustayı, ayın sonunu ucu ucuna bulmaya çalışan memuru, işçiyi, emekliyi attığınız palavralar ile kandırabildiğinizi mi sanıyorsunuz?

Bu ülkeyi sevmeyi, tarihi kurtuluşu, ata, eşeğe binmesini bilmeyen, vatan, millet, bayrak için, doğunun en ücra köşesinde, soğuğun en şiddetlisini yaşamadan, dağ başında, üstünde hücum yeleği içinde içi tıka basa mermi dolu şarjörler, elinde kurma kolu cekilmiş, emniyete alınmış silah, sırtında kocaman bir telsizle dolaşmadan, askerlik yapmayandan da öğrenecek hiç değiliz.

Kuşluk vakti çıkan tayinle, işi vatandaşa hizmet etmek olan ücretli çalışan bürokratları da başımıza başkan atayacak sonra bu durumu demokrasi diye bize yutturacak sözde değişimcilerden de eşitliği, demokrasiyi, cumhuriyeti, adaleti, hukuku öğrenecek hiç değiliz.

O kadar partisine hizmet etmiş, bedel ödemiş, dirsek çürütmüş, hapishanelerde düşünce uğruna çileler çekmiş, insanları ellerinin tersiyle itip, benim adamım olsun ne olursa olsun diyenlerle de yol yürüyecek hiç değiliz!

Gittiğiniz yol, yol değil!
Diliniz başka, gözleriniz başka, yapılanlar, söylenenler bam başka!

Hadi kalın sağlıcakla…

Cenk Özen Yazdı…