Dünya Ekonomi Genel

Avrupa-Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi İzmir’de toplandı

AKDENİZ’İN KUZEYİ İLE GÜNEYİNDEKİ YEREL YÖNETİMLERİN İŞBİRLİĞİNİ TEŞVİK ETMEK AMACIYLA KURULAN AVRUPA-AKDENİZ BÖLGESEL VE YEREL MECLİSİ’NİN (ARLEM) 13. GENEL KURULU, İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ EV SAHİPLİĞİNDE ÖZDERE’DE YAPILDI.

Avrupa-Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi İzmir’de toplandı

Avrupa-Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi İzmir’de toplandı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2019 yılındaki başvurusunun ardından bu yıl ev sahipliği yaptığı Avrupa-Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi’nin 13. Genel Kurulunda, bölgelerin birbirlerine ihtiyaçları ve yeni işbirlikleri açısından genel kurulun önemine değinen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Aldığımız kararların sonuçlarından sadece biz değil gelecek nesiller de etkileniyor. Sorumluluğumuz, kentsel uygarlığımızı mümkün kılan doğal ekosistemleri de kapsıyor. Bugünkü toplantımızdan Mısır’daki yaklaşan COP 27’ye yönelik olarak bir ‘Döngüsel Kültür Şehirleri İttifakı’ (Alliance for Cities with Circular Culture) kurmak için güçlü bir çağrı yapmaya davet ediyorum” dedi.

Akdeniz’in kuzeyi ile güneyindeki yerel yönetimlerin işbirliğini teşvik etmek amacıyla kurulan Avrupa-Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi’nin (ARLEM) 13. Genel Kurulu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Özdere’de yapılıyor. 7 Kasım’da başlayan ARLEM 13. Genel Kurulunda ilk gün Akdeniz/Avrupalı ortakların koordinasyon toplantıları yapıldı. 13. Genel Kurulunu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve ARLEM çatısı altındaki Akdeniz Kentler Ağı (MedCities) Yönetim Kurulu Üyesi Tunç Soyer de takip etti. Bölgeler arasındaki işbirliklerinin gündeme geldiği toplantıda Başkan Tunç Soyer de, Mısır’da yapılacak COP 27’ye ‘Döngüsel Kültür Şehirleri İttifakı’ (Alliance for Cities with Circular Culture) kurma çağrısı yaptı.

2050 yılına kadar kırsal alanda yaşayanların oranının yüzde 68’e çıkmasının beklendiğini belirten Başkan Soyer, “Açıkça görülüyor ki insan uygarlığı olarak bulunduğumuz noktada bu eğilimi tersine çeviremeyiz. Kentsel nüfusumuzu doğal ekosistemlere dağıtmak için en küçük bir ihtimal bile yok. Tek bir çıkış yolu var; şehirlerimizi doğal ekosistemlerin bir parçası olarak geliştirmek. Şu can alıcı soruya kesin bir yanıt bulmamız gerekiyor: Döngüsel bir kent yaşamı nasıl mümkün olacak? 4 milyondan fazla nüfusa sahip bir şehrin belediye başkanı olarak bunun kolay bir soru olmadığını biliyorum. Yine de bu gezegendeki varlığımızı sürdürmek konusunda samimiysek, zor olana doğru ilerlemek için kendi kendimize meydan okumalıyız. Muhteşem şehirlerimize bu olağanüstü güzel yerkürenin kanser hücreleri gibi davranmak olamaz. Şehirlerimizi yaşam ağının ayrılmaz bir parçası olarak hareket eden alanlar olarak geliştirmek için yeterince cesur olmalıyız. Ben buna döngüsel şehircilik diyorum” dedi.

“Doğayı bir bütün olarak kucaklayan şehirler geliştirmeyi başaramadık”

2021 yılının Eylül ayında İzmir’deki UCLG Kültür Zirvesinde açıklanan Döngüsel Kültür ve dört ana bileşeni olan doğayla uyum, birbirimizle uyum, geçmişle uyum ve değişimle uyum başlıklarından bahseden Soyer, “Doğa, insanlığı saran bir çevre değildir. Hayatın kendisidir. Doğayı onun merkezindeymişiz gibi tanımlayamayız. Onun sadece bir parçası olduğumuzu kabul etmeliyiz. Bugün, doğayı bir bütün olarak kucaklayan şehirler geliştirmeyi başaramadık. Buradan çağımızın çoklu krizleri doğdu: İklim krizi, biyo-çeşitlilik krizi, plastik krizi ve diğerleri. Bu nedenle döngüsel kültürün ilk başlığı, doğayla uyum üzerine kuruludur ve doğa-haklarına verdiğimiz değeri arttırır. Dünyanın bu kadar çok gereksinim duyduğu dönüşümü gerçekleştirmek istiyorsak, döngüsel kültürün ikinci başlığı bir başka temel çıkış noktasını oluşturuyor: Birbirimizle uyum. Bu, hayatımızın her dakikasında herkes için eşit vatandaşlık sağlayan demokrasi anlamına gelir. Üçüncü başlık, geçmişle uyum, geçmişin çoklu kültürlerine uyum sağlamadan şehirlerin geleceğini tasarlamanın mümkün olmadığını vurgular. Sürekli değişen bir dünyada, dünya çapındaki eski uygarlıklar gelecek için bitmeyen ilham kaynakları geliştirmiş ve biriktirmiştir. İzmirli eski bir düşünür olan Herakleitos, ’Değişmeyen tek şey değişimdir’ demiştir. Bu söz, kültürü bir dogmaya, bir ideolojiye ya da baskıcı tahakküme dönüştürebilecek tüm ihtimalleri engeller. Bu nedenle, dünyanın diğer şehirleri ile ittifak halinde değişime açık, daha adil bir şehir kurmak için değişimle uyumu dördüncü başlığımız olarak ele alıyoruz” diye konuştu.

“Sorumluluğumuz sadece vatandaşlarımıza hizmet etmekle sınırlı değil”

İzmir’de, Akdeniz’den başlayarak döngüsel şehirciliği beslemek için somut bir strateji olarak döngüsel kültürün dört başlığını benimsediklerini ifade eden Başkan Soyer, “Dünya çapında çok sayıda başka yerel yönetim ve ağ da döngüsel kültüre sahip şehirleri desteklemek için araçlar geliştirmeye başladı. Citta Slow, Green Cities, Biophilic Cities, National Park Cities, Rewilding Cities, Net Zero Cities, Fair Cities bunlardan sadece birkaçı. Şehirleri zarar veren, karbon salan ve atık üreten merkezi mekanlar olmaktan çıkarmak için bu tür ağları güçlü bir şekilde takip etmemiz gerektiğine inanıyorum. Bugün 8 bin 500 yıllık İzmir’de bir araya gelmiş olarak, bölgemizde döngüsel şehirciliği büyütme çabalarımızı birleştirme ve hızlandırma yönündeki acil talebimizi dile getirmek istiyorum. Yerel ve bölgesel yönetimlerin Akdeniz’deki temsilcileri olarak sorumluluğumuz bugün sadece vatandaşlarımıza hizmet etmekle sınırlı değil. Aldığımız kararların sonuçlarından sadece biz değil gelecek nesiller de etkileniyor. Sorumluluğumuz, kentsel uygarlığımızı mümkün kılan doğal ekosistemleri de kapsıyor. Bugünkü toplantımızdan Mısır’daki yaklaşan COP 27’ye yönelik olarak bir ’Döngüsel Kültür Şehirleri İttifakı’ (Alliance for Cities with Circular Culture) kurmak için güçlü bir çağrı yapmaya davet ediyorum. Böyle bir ittifak, şehirlerimizi insanlar ve tüm yaşam ağı için nefes alan manzaralara dönüştürme yolundaki yerel, bölgesel ve küresel çabalarımıza büyük ölçüde ilerleme ve sinerji sağlayabilir” dedi.

“Hiçbir şey bir sabah, birdenbire kendi kendine düzelmeyecek”

Başkan Soyer, konuşmasını şu cümlelerle sonlandırdı:

“Hiçbir şey bir sabah, birdenbire kendi kendine düzelmeyecek. Eğer dünyamız bir gün daha iyiye doğru değişecekse, bunu büyük çabalarımızla ve tüm engellere rağmen sürdürdüğümüz kararlı duruşumuzla başarmamız gerekecek. Küresel krizleri çözmeye yönelik münferit çabalarımızın tek başına işe yaramayacağı açıktır. Eylemlerimiz arasındaki uyum, doğayla uyum kadar önemlidir. Bu nedenle toplantımız, Akdeniz’den başlayarak, döngüsel kültüre sahip şehirlerin küresel bir ittifakını kurmak yoluna kentsel dünyaya ilham vermek için çok değerlidir.”

“Soyer’in söylemlerinin aramızda yayılması gerekiyor”

Avrupa Bölgeler Komitesi CIVEX Komisyonu Başkanı, İtalya Katanya Belediye Meclisi Üyesi Vincenzo Bianco ise, “Geleneksel bir hoş geldiniz konuşması yapmadı kendisi. Konuşma projelerle dolu, bilgilerle dolu bir konuşma oldu. Ben bu konuşmanın metnine sahip olup aramızda topluluklarımıza dağıtmanın faydalı olacağına inanıyorum. Kentler arasındaki birlik çok önemli. Soyer’in söylemlerinin aramızda yayılması gerekiyor. İşbirliğini sürdürmemiz gerekiyor. Başkan Tunç Soyer’in kullandığı kelimeleri çok beğendik. Hepimiz adına gönülden teşekkür etmek istiyorum, İzmir şehrine ve değerli başkanı Tunç Soyer’e. Bu kadar güzel bir şehri muhteşem bir şekilde temsil ediyor. Bu kadar nitelikli bir şekilde burada olmanız hem ARLEM’in devamlılığını hem de yapıcı projesinin önemini bir kez daha bize gösteriyor. Bu kadar zor günlerden geçtiğimiz, Akdeniz ve Avrupa için çok zor dönemlerden geçiyoruz. Diyalogun ve işbirliğinin ne kadar önemli olduğunun yeniden altını çiziyor. Bu katılım çok olumlu bir gösterge” dedi.

Toplantıda konuşan Ramtha Belediye Başkanı Ahmad Al Khazalı da, “Bu dinamik tabiatın doğasının gerçekten iş birliğinin ötesinde olduğu, bir stratejik ihtiyaç olduğu dönemdeyiz. Bölgede iklim değişikliğinin sonuçlarından mustaribiz. Acaba gençlerimizin potansiyelinden nasıl faydalanabiliriz? Nasıl istihdam oluşturabiliriz? Bunlar önümüzdeki bazı sorular. Gerçekleştirdiğimiz toplantıların hepsi bu ihtiyaçları yansıtıyor. Yerel yönetimlerle beraber sürdürülebilir bir kalkınma oluşturmaya çalışıyoruz. ARLEM çalışmalarının hedefi kapsayıcı toplumlar, yerel yönetimlerin öneminin farkında olmamız gerekiyor. Yerel yönetimler yeni bir çerçeve tasarlayabilirler ve bunlar da toplumların sorunlarının çözülmesine yardımcı olabilir. Birlikte çalışabilir ve daha parlak bir gelecek inşa edebiliriz” şeklinde konuştu.

Akdeniz için Birlik (UfM) Genel Sekreter Yardımcısı Abdelkader El Khissassi ise “Türkiye’ye bize bugün bu etkinlikte olmamıza izin verdiği için teşekkür ediyorum. Burada olumlu bir gündem var. Akdeniz Bölgesi birkaç sorunla karşı karşıya. Ülkelerimiz birbirine benzer ülkeler. Yaşadığımız sorunlar da bu yüzden benzer. Güçlerimizi, eylemlerimizi birleştirmeli ve ortak inisiyatifler geliştirmeliyiz” diye konuştu.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL