Genel Köşe Yazıları

AKP / 19 YILLIK İKTİDAR

Yazan Bayram Anu…

AKP / 19 YILLIK İKTİDAR

Bir konu ile ilgili emin olunamamışsa ya da hatalı olunduğuna inanılıyorsa özür dilemekten de affetmekten de hiç gocunmamalı, çünkü bu konu hiçbir zaman ego sorunu olmamalı… Ya da bunu acizlik olarak görmemeli…

 

Özür dilemenin kişilere özgü çok kıymetli ve telafisi içinde barınan asil bir davranış olduğu tartışma götürmez bir konudur… Sadece bireylere özeldir, yanılma… Hata yapma… Özür / af olgusu…

 

Ülke yönetme noktasında yetki  / sorumluluk sahibi hükümet ile vatandaş arasında bu tür ilişki kurulma ihtimali anlamsız ve olmamalı. Çünkü yapılan yanlış ise çok derin hüsranlara ve telafisi mümkün olmayan çözümsüzlüklere yol açabileceği için dönüp halka özür dilerim affedin demek asla kabul edilebilir bir davranış değildir…

 

Yaklaşık on dokuz yıldır ülkemizi aralıksız yönetme sorumluluğu taşıyıp hükümet eden Adalet ve Kalkınma Partisinin bu uzun sürede nelere imza attığını gerçekçi rakamlar ve veriler ışığında ortaya koymaya çalışalım kısaca…

 

-2002’de 1,67 olan dolar/TL kuru, bugün 8,75 seviyelerinde.

 

-2002 yılında Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 9,8’di. bugün ise 13,7 açıklandı.

 

Disk-Ar geniş tanımlı işsizlik oranının yüzde 27,3 olduğunu hesapladı.

 

– 2002’de işsiz sayısı 2 milyon 689 bindi. 2020’de dar tanımlı işsiz sayısı 4 milyon 227 oldu.

 

-Türkiye’de milli gelire oranla cari açık 2002’de yüzde 0,3 iken, 2020’de IMF bu oranın yüzde 3,7 olmasını öngörüldü.

 

-Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre 2002’de 129,6 milyar olan Türkiye’nin brüt dış borç stoku, 2020’ sonu itibarıyla 421,8 milyar dolar.

 

-2002 yılında nüfusun en zengin yüzde 10’luk kesimi servetin yüzde 67,7’sine sahipti. 2020 yılında bu oran yüzde 81,2’ye yükseldi.

 

-Vergi geliri 2002 yılında 61,6 milyardan 2020 de 674 milyar yükselmiş vatandaştan toplanan vergi miktarı 11 kat artmıştır.

 

-1950-2002 döneminde 52 yılda toplam cari açık 43,7 milyar dolar, 2002-2020 döneminde toplam cari açık 570 milyar dolar oldu.

 

-Üç ayrı kurum tarafından yapılan açıklamaların örtüşmediği 128 milyar doların akıbeti de meçhul…

 

-2002 yılında toplam karşılıksız çek tutarı 2,2 milyar TL. 2020 yılında 12,5 kat artarak 27,3 milyar TL’ye çıktı.

 

-2002 yılında icralardaki dosya sayısı 8,6 milyon 2020 yılı sonunda dosya sayısı 21 milyonu geçti.

 

-Basın özgürlüğü sıralamasında 2002 yılında 99. sıradayken 2020 yılında 58 sıra gerileyerek 157. sıraya indik.

 

-2002 yılında hukukun üstünlüğü sıralamasında ülkemiz 83. sırada yer alıyordu. 2020 yılında 38 sıra gerileyerek 121 sıraya indik.

 

-2002 den bu güne eğitim sisteminde 16 kez değişikliğe gidildi. Bu gün 137 ülke içerisinde eğitim kalitesi bakımından 99 sıradayız.

 

-Sağlık hizmetlerinde ise 195 ülke arasında 81. sıradayız. Bu üzücü liste böyle uzayıp gider…

 

Güzel ülkemde yaklaşık 20 yıla varan yönetim anlayışına paralel memleketimin nereden nereye geldiğini gerçek verilere dayanarak öncelikli görülen konuları ele alarak anlatılmaya çalışıldı.

 

Anladığımız yerden kendimize sorularla devam edelim…

Erk kim?

Güçlü kim?

Kabahatli kim?

Gerçek borçlu kim?

Gelecekten alacaklı kim?

Yarınlarımızın angajmanı kim?

Eğer bir dolu olumsuzluğun üzerine toplumsal umutsuzluk da ekleniyorsa…

Elbette “BİZ “ !

Ve yanlış TERCİHLERİMİZ…

Peki…

Yaşanabilir bir geleceği inşa edebilecek olan kim?

Evet, yine BİZ…

Öyleyse;

Yapılan saptamaların ışığında gelinen noktada yönetenler “af etmek ya da özür dilemekle ilgili “bir tasarrufu düşünüp değerlendirme yapma lüksüne sahip olmamalı…

Herkes etraflıca düşünüp duracağı yeri kendi ölçeğinde analitik bakış açısıyla geleceğe ait umutları tazeleyerek yapılacak her hamleyi yarınlara atılacak adımlar olarak görmeli…

Doğru rota belirlemek için İyi bir okuma yapmalı…

Bugün  “alınacak kararların ve siyasi tavrın “geleceğimizi şekillendireceği önemle bilinmeli…

 

“Yarın bu günden beslenir “

Sözüne yüklediğimiz derin siyasi düşünceyle;

“özür / af dileme koşullarının oluşamayacağı  zamanı  çerçeveye alma imkanımız olmadığına göre hayati  önem taşıyan bu konuları,  bireyin terazisinde ölçümleyip değerlendirdikten sonra geleceği şekillendirme noktasında kavrayıp kendi bağımsız hür iradesiyle düşünüp “siyasi “ anlamda değişimin doğru  karar olacağını temenni etmek en demokrat davranış  olmaz mı”…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL