Genel Köşe Yazıları

“Adetiniz Batsın”

Bahri Karataş Yazdı…

“Adetiniz Batsın”

İZMİR Adliyesi daha önce şehrin merkezinde yer alıyordu. Konak Yeni Karamürsel (YKM) üstünde SGK’ya ait iki blokta bulunuyordu. Başsavcılık, ağır ceza ve asliye ceza mahkemeleri  A ve B Blok/ta adalet hizmeti veriyordu. Tutuklu yargılanan sanıklar, elleri kelepçeli olarak jandarmaların arasında duruşma salonuna getiriliyordu.Gazeteci olarak duruşma salonlarını tek tek dolaşırdım. Duruşma salonlarının önünde o gün görülecek davaların listelerini tek tek incelerdik. Bunun dışında da, gizli haber kaynaklarımız vardı.

Bu kaynaklardan bir tanesi, çok ilginç bir davanın ağır ceza mahkemesi salonunda görülecek olduğunu söyledi. Tiyoyu aldığımız duruşma salonu önünde, diğer gazetecilerle birlikte  pusuya yattık.Mağdur olan yaşı küçük bir kız, annesiyle birlikte geldi. Salonun dışında bulunan banka oturdular. Birbirleriyle olayı konuşuyorlar.Gazeteci olarak kulak misafiri olduk. Yaşadığı korkunç olayı annesine anlatırken, gözyaşları da yanaklarından süzülüyordu. Belli ki bu olay onun bedenini çok zedelemiş. Jandarma elleri kelepçeli olarak sanıkları duruşma salonu önüne getirdi. Mağdur olan küçük kız onları görünce korkuyla annesine daha da  sıkıca sarıldı.

Duruşma için taraflar ve avukatları içeri alındı. Kimlik bilgilerinin ardından ,mağdur kız başından neler geçtiğini ağlayarak hakimlere anlattı. Olay İzmir’de yaşanmıştı. Anlatırken de gözyaşlarını tutamadı. Meğerse bedenine ne eziyetler etmiş sanıklar. Duruşma salonunda bulunanlar da mağdurun anlattıkları karşısında ,öfkeyle sanıklara gözleriyle baktı. İçlerinden de, ‘Bu küçük beden ne acılar yaşamış’ demekten kendilerini alamadılar. Mahkeme heyeti bile ,şaşkındı. İlk kez böyle bir davaya tanık oluyorlardı. Biz gazeteci olarak ta duruşmada tarafların verdikleri ifadeleri tek tek not alıyorduk. Kızın ifade verirken fotoğraflarını çektik. Herhangi bir tepkiyle karşılaşmadık.

Sıra sanıkların ifadelerinin alınmasına geldi. Sanıklar ise küçük  gelini kaçıran genç, annesi ve babasıydı. Üçüde tutuklu yargılanıyordu.İddiya göre yaşadıkları ilin adeti bu şekilde olduğu için gerdek gecesi  geline  (ne olduğu bende saklı) bunu uyguladıklarını söyledi. Diğer gazeteci arkadaşımla sanıkların fotoğrafını çekmek için fırsat kolluyorduk. Duruşma salonu çok küçüktü. Kürsünün altında, katibin yanında çömelmiş vaziyette elimizde fotoğraf makinası ile bekliyorduk. Deklanşöre arka arkaya bastık.

Flaşlar patlayınca damat olan sanık . katibenin masası üzerinde duran cam kül tablasını eline aldı. Birden bize doğru fırlattı. Bize doğru gelen kül tablasından, diğer gazeteci arkadaşımla son anda hamle yapıp kurtulduk. Kül tablası yüzümüze gelseydi, suratımız paramparça olacaktı. Ucuz atlattık bu tehlikeyi.

Sanıklar, fotoğrafları çekilince salonu birbirine kattı. Jandarma üçünü güçlükle zaptetti. Kısa bir aranın ardından duruşmaya devam edildi. Haberi gidip yazdık. Ertesi gün haber gazetelerde bayağı iyi yer aldı. Sanıkların bulunduğu cezaevinde bu haberi okuyan diğer mahkumlar, onlara gerekli cezayı verdi. Çünkü küçük geline yaptıkları hiç hoş bir olay değildi. Damat, baba ve anne olan üç sanık kendi yaptıklarından utanmaları gerekirken, haberi yapan gazetecilere avukatları aracılığıyla dava açtı. Bu davalar, yargılama sonunda  beraat ile sonuçlandı. Ama üç sanık , yaptıkları kendilerine kar kalmadı. Mahkeme, üçünü de en üst sınırdan ceza verdi. Ben meslek hayatımda böyle bir davayla ilk ve son kez karşılaşmıştım. Bugüne kadar böyle bir dava daha duymadım.  Adalet bir gün herkese lazım olacak. Bunu sakın unutmayın. Erken gelen adalet adalettir.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL