Ekonomi Genel

50 Yıllık Karaca Sinemasının Hikayesi Ölümsüzleşti

YAŞAR ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ İREM BAYSOY, YAREN KARADENİZ, SENA ERTAN, ADEM DEMİRELLİ VE ANDAÇ CAVİLDAK’TAN OLUŞAN EKİP, DOÇ. DR. ÇAĞRI İNCEOĞLU DANIŞMANLIĞINDA, “SON SEANS” ADINI VERDİKLERİ BELGESELDE 50 YILLIK KARACA SİNEMASI’NIN HİKAYESİNİ ANLATTI.

50 Yıllık Karaca Sinemasının Hikayesi Ölümsüzleşti

Yaşar Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü mezuniyet filmleri gösterimi, COVID-19 pandemisi nedeniyle bu yıl üniversitenin YouTube kanalında canlı olarak yapıldı. Öğrencilerin, Türkiye’de metal müziğin geçmişten günümüze yolculuğundan, pandemi sürecinde evlerinde hazırladıkları filmlere kadar birçok seçki sunulurken bir ekip de çektiği “Son Seans” isimli belgeselle 50 yıldır İzmir’in kültür sanat hayatında önemli rol oynayan Karaca Sineması’nın hikâyesini ölümsüzleştirdi.

Her yıl geleneksel olarak Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsü’nde seyirciyle buluşan İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü mezuniyet filmleri, bu yıl COVID-19 nedeniyle online ortamda izleyiciyle buluştu. Öğrencilerin filmlerinden oluşan bir seçki, üniversitenin YouTube kanalında canlı olarak izleyicilere sunuldu. Öğrencilerin, Türkiye’de metal müziğin serüvenini anlattıkları filmleri “Sesi arttır”, pandemi sürecinde evlerinde geçirdikleri dönemi farklı bakış açılarıyla ele aldıkları “Evde karantina”, “Görüntülü Günlük” ve “Etki” filmlerinin yanı sıra kentin kültür sanat hayatında önemli yer tutan 50 yıllık Karaca Sineması ve oradaki çalışanların hikâyesinin anlatıldığı “Son seans” filmleri gösterildi.

Mezuniyet filmleri online ortamda izleyici ile buluştu

Radyo, Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nazlı Bayram, öğretim üyeleri Doç. Dr. Çağrı İnceoğlu, Doç. Dr. Melek Atabey, Dr. öğretim üyeleri Gizem Melek, Ürün Yıldıran Önk ve Dr. Öğretim Görevlisi Burcu Dabak Özdemir tarafından yürütülen ders kapsamında, öğrenciler, filmlerinin senaryosundan çekimine kadar çeşitli aşamalarda birçok kez jüri karşısına çıktı. Danışmanları, bu süreçte değerlendirmeleriyle öğrencilere en iyi filmi ortaya çıkarmaları için destek verdi. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nazlı Bayram, “Her yıl geleneksel olarak yaptığımız mezuniyet filmleri gösterimini, pandemi sürecinde online ortama taşıdık. Üniversitemizin YouTube sayfasındaki canlı yayınla mezuniyet filmlerinden bir seçkiyi izleyenlerle paylaştık. Öğrencilerimizin hem pandemi öncesinde yaptıkları çalışmaları hem de bu süreçte kısıtlı imkanlarla ürettikleri projeler seçkide yer aldı. Öğrencilerimizin yaşadıkları bu zor süreçte kendilerini ve çevrelerini gözlemlemelerini, farkında olmalarını, hissettiklerini ve gözlemlerini film diliyle aktarmalarını istedik. Canlı yayında sunduğumuz projelerin bazıları bu fikirle verilmiş ödevlerden oluştu. Öğrencilerimiz, danışman akademisyenlerinin desteğiyle bu şartlar altında birbirinden değişik ve güzel projeler ortaya çıkardı” diye konuştu.

Karaca Sineması’nın hikayesi

50 yılık tarihiyle hem kent kültür sanat hayatında önemli yer tutan hem de sinemaseverlerin uzun yıllardır, ancak film günlerinde veya festivallerde görebilecekleri filmleri izleyebildikleri Karaca Sineması’nın hikâyesi, Yaşar Üniversiteli gençler tarafından hazırlanan belgeselle ölümsüzleşti. İrem Baysoy, Yaren Karadeniz, Sena Ertan, Adem Demirelli ve Andaç Cavildak’tan oluşan ekip, Doç. Dr. Çağrı İnceoğlu danışmanlığında, pandemi dönemi öncesi hazırladıkları aylar süren çalışmayla “Son Seans” adını verdikleri belgesellerini, ilk kez mezuniyet filmleri gösteriminde izleyiciye sundu.

Filmin ortaya çıkış hikâyesini anlatan ekip üyeleri, Karaca Sineması’nın; kentin kalbinde, gün içinde sıklıkla önünden geçilen, kapısı sokağa açılan bir salon ve sinemaseverlerin buluştuğu bir yuva olduğunu belirterek “Sinema, kentin gürültüsünün içinde, içeri girdiğiniz anda sessizliği ve huzuruyla sizi karşılıyor. Haftanın birçok günü buraya gelmeye çalışırdık. Burası bizim için biletimizi alıp koltuklarında kitap okuyarak beklediğimizde günün en huzurlu anlarını geçirdiğimiz yerdi. Kimimizin günde üç seans gittiği de oluyordu. Film sonunda salondan, huzurlu ve kendimize yeniden bir şeyler katmış olmanın mutluluğuyla çıkıp evimizin yolunu tutuyorduk. Bu kadar içinde olduğumuz, koşarak gittiğimiz bir sinemanın, filmi neden olmasın diye düşündük. Diğer sinema salonlarının aksine saygısı, işlerin butik bir şekilde ilerlemesi, salonda çalışan iki kişiyle her zaman selamlaşmamız, film alırken salonun işletmecisinin size film önerileri gibi etkenler bizi buna yöneltti” dedi.

Karaca gibi sessiz ama ruhu olan film ortaya çıktı

Yalnızca Sinema’nın değil çekim sürecinde oradaki çalışanların da hikâyelerinin filmin bir parçası haline geldiğini belirten öğrenciler, “Sinema salonunun işletmecisi Serdar Bey her zaman film zevkiyle ve önerileriyle seyircileriyle sohbet eden biri, İlker Bey filmlerin gösterimini yapan, güler yüzüyle size patlamış mısırlar hazırlayan, salona bizi geçiren bir çalışan, Feryal Hanım ise saygısı ve temizliğiyle bize kendi evimizde hissettiren harika bir kadın. Bu üç kişi ve sıcacık salon, bize müthiş bir ilham verdi. Buranın bir filmi, belgesi olmalıydı. Ama burayı tanıtan klasik bir tanıtım filmi buranın ruhunu bozardı, buraya ruhunu ortaya çıkaran bir hikâye yaratarak bir belgesel çekmek istedik. Uzun süre ekip arkadaşlarımızla beraber gittik, gözlem yaptık. Filme girip salonda insanları gözlemlediğimiz de oldu, tüm günümüzü bekleme salonunda geçirerek geleni gideni izlediğimiz günler de. Filme başlarken oranın ruhunu, seyircilerini doğal çekimlerle yansıtırken baktık ki buradaki insanlar bizim filmimizin bir parçası haline gelmiş. Ekip arkadaşlarımızla birlikte mekanın ve insanların ruhuna tanık olup Karaca gibi sessiz ama ruhu olan bir film ortaya çıkardık” diye konuştu.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL