Genel Köşe Yazıları

12 YILDA 3 BİN 500 KADIN CİNAYETİ

En son Muğla’nın Ula İlçesinde Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat öğrencisi Pınar Gültekin, evli olan sevgilisi C.M.A, tarafından vahşi bir şekilde öldürüldü. Bu cinayet kadınlara yönelik..

12 YILDA 3 BİN 500 KADIN CİNAYETİ

En son Muğla’nın Ula İlçesinde Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat öğrencisi Pınar Gültekin, evli olan sevgilisi C.M.A, tarafından vahşi bir şekilde öldürüldü.

Bu cinayet kadınlara yönelik işlenen ne ilk ne de sondu. Geçen 12 yılda Türkiye’de 3 bin 500 kadın öldürüldü.

En son örnek ise dünya güzeli Pınar. Ailesinin okumak için İstanbul’dan gönderdiği dünya tatlısı Pınar, kendini bilmez bir cani tarafından hunharca katledildi.

Cani sevgilisi C.M.A, evli olduğunu öğrenince kendisini terk etmek isteyen Pınar Gültekin’i önce elleriyle boğdu, ardından cansız bedenini bir bidona koyup yaktı.

Bununla da yetinmeyip, çöp bidonuna beton döktü. Bu kişiye benim dilim insan demeye varmıyor.

 

Beni Sarsan Cinayet

İzmir’in Urla İlçesi’nde 2005 yılında vahşi bir cinayet işlendi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Elektronik Bölümü öğrencisi Celalettin Erkal, kız arkadaşı Urla Lisesi 2’nci sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Funda İşsiz’i bıçakla öldürerek cesedini kapalı olan bir otelin yakınındaki kullanılmayan binaya sakladığını itiraf etmişti.

Binada yapılan aramada, çalışmayan bir derin dondurucuda 37 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş genç kızın cesedi bulunmuştu. Celalettin Erkal, cinayeti Funda İşsiz’in cep telefonunda bulduğu mesajlar üzerine, aldatıldığından şüphelenerek işlediğini öne sürmüştü.

Erkal, verdiği ifadesinde, “Önce ikimiz birlikte alkol aldık. Aşktan, evlenmekten bahsederken, tesadüfen cep telefonunda başka erkeğe yazılmış mesajını gördüm. Bunun ne olduğunu sorduğum sırada birden gözüm karardı; önce tartaklayıp ardından da bıçakladım.

Daha sonra cesedi saklayıp eve gittim. Bana olan bakışlarını unutamadığım için olayı babama anlattım. “Aşkımın kurbanı oldum. Cinayeti de daha önce seyrettiğim ’Testere’ filminden etkilenerek işledim” dedi. Sonun da sanık tutuklandı.

Funda’nın vahşice öldürüldüğü gün Urla’da değildim. Gece yarısı cep telefonum çaldı. Arayan o dönem ilçede asayiş şubeden sorumlu sevdiğim bir polis dostumdu ve cinayeti bana haber verdi.

İzmir’e dönünce görevim gereği Adliye’de sanığın yargılandığı davaları takip etmeye başladım. Sanık Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı.

İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2007 yılında görülen son davada sanık Erkal, ‘cinayetin canavarca hisle işlediği’ gerekçesiyle önce ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Sanığın yakınlarına olayı anlatıp polise teslim olması nedeniyle bu ceza ömür boyu hapis cezasına çevrildi.

Yargılama sürecinde, Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi de sanık Erkal’a ’cezai ehliyeti tamdır’ raporu verdi. Sanık avukatı, kararı temyiz etti. Dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi’ne 2011 yılı Ocak ayında dilekçeyle başvurup, müvekilinin 5 yılı aşkın süredir tutuklu olarak cezaevinde bulunduğunu belirtti.Yargıtay da, Celalettin Erkal’ı tutuklu bulunduğu Uşak Cezaevi’nden tahliye edilmesi kararını verdi.

 

Sanığın yasa gereği tahliye edilmesini yazıp Türkiye’ye duyuran bendim. Haberim gazetelerde çıkınca, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sanığın serbest bırakılmasına tepki gösterdi.

Tepkinin ardından sonraki gün Yargıtay Birinci Ceza Dairesi, yerel mahkemenin Erkal’la ilgili ‘tutukluluğun devam’ kararını 15 Şubat 2011 yılında onadı. Kararın ulaştığı İzmir Adliyesi’nde görevli İnfaz Savcısı Ali Nabi Tolmaç hemen Erkal’la ilgili yakalama emri çıkarttı.

Emrin gönderildiği Asayiş Şube Müdürlüğü İnfaz Büro Amirliği ekipleri de Erkal’ın tahliyesinin ardından halasının evinde yakalanıp gözaltına alındı. İddiaya göre Celalettin Erkal, yakalanmasaydı yurt dışına kaçacağı belirtilmişti.

İşte beni Adliye’de muhabirlik yaptığım dönemde en çok etkileyen davaların başında Funda İşsiz’in cinayetinin işlendiği dava geliyor.

Düşünün bir anne ve baba, saçının teline zarar gelmesini istemedikleri ve 16 yaşına kadar el bebek büyüttükleri kızları vahşice öldürülüyor. Bu gözü yaşlı anne Huriye ve baba Nazım İşsiz, sanığın en ağır cezaya çarptırılması için her duruşmaya geldi.

Her duruşma sonrası gözyaşları döküp, el ele tutuşup adliyeden ayrılıyorlardı. Sanık ağır cezaya çarptırılınca da biraz olsun yürekleri ferahladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla sanığın dosyası bir günde karara bağlanması da benim için ayrı bir önem taşıyor.

Yaptığım haber nedeniyle, vahşi cinayeti işleyen sanık özgürlük yerine, tekrar hak ettiği demir parmaklıkların arkasına gitmesi beni rahatlattı.

Artık Funda’lar, Pınar’lar, Ayşe’ler, Gül’ler, Özlem’ler, Özgecan’lar ve daha adını yazamadığım bir çok kadın vahşice katledilmesin.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL