Haber Cenk Özen
12 Eylül Urla’nın Düşman işgalinden kurtuluşunun 99. Yılı coşku ile kutlandı. Saat: 10:30’da Kortej yürüyüşü ile başlayan etkinlik daha sonra Urla Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Büstüne çelenk koyularak devam etti, İstiklal Marşının okunması ve Aziz Şehitlerimiz için yapılan bir dakikalık saygı duruşundan sonra Urla Kaymakamı Ve Belediye Başkan Vekili Murtaza Dayanç’ın günün anlam ve önemini belirten konuşmasının ardından, şiirler okundu, halk oyunları gösterileri yapıldı.
12 Eylül Urla’nın Kurtuluş’unun 99. Yılı etkinliklerine; Urla Kaymakamı Ve Belediye Başkan Vekili Murtaza Dayanç, Garnizon Komutanı Albay Osman Altun, Urla Cumhuriyet Başsavcılığı Vekili Cağrı Başaran Oğuz, Tüm Siyasi Partiler, Sivil Toplum Örgütleri başkan ve yöneticileri, Urlalı vatandaşlar çoluk çocuk, yediden yetmişe ellerinde bayraklarla katılım gösterdi. Rahvan atçılar kulübü’nün atları Türk Bayrakları ile süsleyerek kortejde yürüyüş yapması dikkat çekti.
12 Eylül Urla’nın Kurtuluş’unun 99. Yılı etkinliklerinde günün anlam ve önemini belirten konuşmasında Urla Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Murtaza Dayanç; Kıymetli hemşerilerim, saygıdeğer misafirler, sevgili öğrenciler, değerli basın mensupları; Urla’mızın Düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yılı kutlama programına hepiniz hoş geldiniz, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bu kutlu günü hep beraber coşkulu bir şekilde idrak etmenin heyecanı ile sözlerime başlarken, vatan toprağını kutsal bilip bu uğurda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi huzurlarınızda şükran ve rahmetle anıyorum. Sevgili hemşerilerim, Urla ilçemiz yaklaşık 5000 yıllık tarihi geçmişi ile gerçek bir kadim kenttir. Doğal güzelliklerini ve kültürel değerlerini de kattığımızda, bu güzel kentte yaşıyor olmamız hepimiz için bir gurur kaynağıdır. Geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yaptıktan sonra, Selçuklular döneminde – 1080 yılında Çaka Bey’in buraları fethiyle birlikte Türk İslam medeniyeti ile şereflenen Urla, 941 yıldır Türk’ün öz yurdudur. Bununla ne kadar övünsek azdır…
Ve burası hiçbir zaman Rum kenti olmamıştır. Tarihi veriler ışığında Rumlar buraya ilk defa 1800’lü yılların ortasında gelmeye başlamıştır. Bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti, içerisinde çeşitli milletleri ve kültürleri barındırırken; Sosyo ekonomik hayatta herkes yer alabiliyor, dini inancını özgürce yaşayabiliyordu. Dolayısı ile tarihin her döneminde önemli bir tarım, ticaret ve liman kenti olan Urla’mızda da her kesimden insanlar bir arada yaşayagelmiştir. Ta ki Birinci Dünya Savaşına kadar durum bu şekildeyken; İngiliz donanması savaşın başlarında İskele Limanını bombalayarak Kınalıada Vapuru, Beyrut Yatı ve irili ufaklı kayıkları batırmıştır. Urla Limanı Gümrük kapısının asayiş ve güvenliğinden sorumlu 367 Sicil sayılı Polis Memuru Ali Fehmi Efendi’nin, kıyıda bulduğu bir kayığa binip alevler içindeki Beyrut Yatı’nın güvertesine çıkarak, gemide bulunan topu yerinden söküp, Kurtuluş mücadelesinde düşmana karşı kullanmak maksadı ile kurtarması Türklerin vatanı uğruna canlarını hiçe saydığı nice örneklerden sadece birisidir… Bugün Ali Fehmi Efendi’nin aziz hatırası İskele Limanı’nda yaşatılmaktadır.15 Mayıs 1919 sabahı başlayan Yunan işgaline karşı Batı Anadolu’da ilk direniş 16 Mayıs sabahı Urla’da olmuştur. İzmir’in işgalini öğrenen 800 kadar yerli Rum, Türk köylerine saldırmaya ve yağmalamaya, başlamış; bu sırada 56. tümene bağlı 173. Alay Komutanı Yarbay Kazım Bey elinde kalan sadece 18 asker ile birlikte kasabayı savunmaya geçmiş, saldırıyı duyan Türk halkı Alay cephaneliğine girerek silahlanmış ve 120 kişilik bir kuvvetle alayın yanındaki yerini almıştır. Selam olsun o kahramanlara…İzmir’den gelen bir Yunan bölüğü ve İngilizlerin duruma el koymasıyla, 17 Mayıs akşamı ateş kesilmiş, neticede Urla, kurtuluş günü olan 12 Eylül 1922 tarihine kadar 3 yıl, 3 ay, 3 hafta ve 6 gün işgal altında kalmıştı. Ancak tüm dünyanın unuttuğu bir şey vardı o da Asil Türk Milletinin en karakteristik özelliğinin “ bağımsızlık ve hürriyet sevdalısı oluşu ve asla esaret altında yaşayamayacağı” hususudur. Tarih bunun nice örnekleriyle doludur.Bir Milleti küllerinden yeniden diriltmeye ve düşmanı yurttan söküp atmaya ant etmiş Gazi Mustafa Kemal Paşa; silah arkadaşları ile birlikte düzenli orduyu yeniden kurmuş, yüce milletimizin yediden yetmişe desteği ile istiklal savaşını başlatmıştır.26 Ağustos 1922’de başlayan ve 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da zafere ulaşılan Başkomutan Meydan Muharebesinde, kesin yenilgiye uğrayan Yunan ordusu geri çekilmeye başlamış, Mustafa Kemal Paşa, geriye çekilen ordunun yeni bir savunma hattı oluşturmasını engellemek için o ünlü emrini vermiştir;
“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Süvari Kolordusu Kumandanı Fahrettin (Altay) Paşa aldığı emirle düşmanı denize dökmek üzere Urla yarımadasına taarruza geçmiştir. 57. topçu alayının 1. batarya komutanı olan Yüzbaşı Kemal Bey ve Seyisi Onbaşı Baki, Abdullah Ağa Çiftliği (Bugün Narlıdere İstihkâm Okulu’nun bulunduğu alan) civarında düşman gemisinden atılan mermi atışları nedeniyle maalesef şehit olmuştur. Kıymetli hemşerilerim birazdan ziyaret edeceğimiz Yıldız Tepe şehitliğindeki ebedi istirahatgahında bulunan Aziz Şehitlerimiz işte bu kahramanlardır.
12 Eylül sabahı Fahrettin Paşa, tümenleri savaş düzenine sokup düşmana saldırmış, Türk Ordusunun Şiddetli taarruzu karşısında düşman geri çekilmiş, 15 Eylül akşamı Çeşme’ye yakın Alaçatı yakınlarına varılmış, geceleyin de kalan Yunan askerleri gemilere binerek Sakız adasına kaçmış, böylelikle Anadolu’da tek bir düşman askeri dahi kalmamıştır.
Evet, kıymetli hemşerilerim, sizlere 12 Eylül Kahramanlık Destanı’nı özetle anlatmaya çalıştım, şöyle bir baktığımızda; bu vatanı elde tutmak, şanlı bayrağımızı gönderden indirtmemek için nice bedeller ödendiğini, nice şehitler verildiğini, özelde Urlalıların vatan toprağını nasıl kahramanca savunduğunu görüyoruz… Ruhları şad mekanları cennet olsun…
Şimdi bizlere düşen de ecdadımıza layık olmak, birlik ve beraberlik içerisinde kardeşçe yaşayarak, çok çalışıp ülkemizi daha ilerilere taşımak, yaşananlardan ders çıkartarak tekrarına müsaade etmemektir…
Ne mutlu bizlere ki Urla’mız şu anda Türkiye’nin göz bebeği, herkesin burada yaşam hayali kurduğu, her geçen gün değerine değer katan, kültür ve turizm kenti olma yolunda hızla ilerliyor…
Birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde hep beraber, bu kadim kenti değerlerine ve dokusuna sahip çıkarak, çok daha iyi noktalara taşıyacağımıza olan inancım tamdır.
Bu duygu ve düşüncelerle; Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere, silah arkadaşları ve milli mücadele kahramanları ile aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi şükran ve minnetle anıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.” Dedi
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)