Bayram Anu yazdı…
Cumhur ittifakının yoğun çabası ile mecliste kabul edilen dezenformasyon yasasını kendi zaviyemizden değerlendirmeye çalışalım…Sansür, genelde hükümet tarafından toplumu etkileyen geleneksel medya, internet ve sosyal medyada uygulanan yasakları ve toplu iletişimden kimi düşünceleri çıkarma yoluyla algıyı kontrol ederek ifade özgürlüğünü bastırma olarak nitelendiriliyor…Demokrasi, Vatandaşların devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim şekli, mevcuda oranla daha önde olana da ”İleri demokrasi” deniyormuş… ,
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında bazı özgürlükçü (!) siyasiler anayasadaki demokrasi sözüne daha kuvvetli vurgu yaparak” ileri demokrasi” tanımını kullanmaktadır. Bu yeni icat tanımı kullanmakta pek mahir siyasilerin basınla ilgili imtihanını inceleyelim.
Kısaca görelim!
Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında 2002 yılında 180 ülke arasında 99’uncu sırada yer alırken sınır tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre ne yazık ki 149’uncu sırada yer bulmuş. Basın özgürlüğü konusunda 20 yıl sonra dünyadaki 50 ülkenin daha da gerisine düşülmüş. İçinde bulunduğumuz durum ileri demokrasinin tezahürü sanırım! Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre Türkiye’de 36 gazeteci sadece yazdıkları veya söyledikleri nedeniyle cezaevinde tutulmakta… Bu veriler ışığında, halkın haber alma özgürlüğü ve Türk basınının dünyada ki durumunu değerlendirince ihtiyacın sansür mü yoksa özgürlükler mi olduğu yeterince sarih…
Günün sonunda yurttaş, ya sözde ileri demokrasi tanımlı istibdat, yasaklar, kuşatılmışlık ve sansür kıskacında makûs bir geleceğe mahkûm olacak…Ya da çağdaş, demokratik ve barışçı bir iklimde bireyi odaklayan özgürlükçü yasalar ile yarınlara daha güvenle bakabilecek…
Mesele tam olarak bu…
İşte o gün, yani seçim günü geldiğinde yurttaşın hafızasını tazeleyerek toplumsal anlamda en doğru kararı vereceği noktasında umutlu olduğumu belirtmek isterim…
Barış içinde özgür yarınlara…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)