Dr. Ali Yıldıray Varol Yazdı…
Serbest piyasa ekonomisi diye başladı her şey;
1980 yılından 1983 yılına kadar Askeri sıkıyönetim dâhil demokratik süreç dışı yaşam insanları o kadar bezdirmişti ki; Serbest söylemleri ve onu da yaparız bunu da yaparız, köprüleri satarız söylemi halkımıza cazip geldi. Artık antipatisi tavana vurmuş Cunta Lideri Kenan Evren de seçimden bir gece önce tek televizyon siyah-beyaz TRT ekranlarında başka sağ bir partiyi destekler tavırda konuşunca, eeee “Sattırmayız Efendim” diyen Halkçı Parti de halkımıza bir türlü ısınamadığı CeHaPe’yi anımsatınca muhafazakâr halkımız kararını verdi ve herkesin üçüncü parti gözüyle baktığı Turgut Özal başkanlığında Anavatan Partisi sürpriz sayılabilecek bir şekilde 6 yıl aradan sonra yapılan seçimleri kazandı.
Ve Eğlence başladı. Renkli televizyon, özel radyo TV kanalları, TRT nin asık suratı, aşırı kuralcı tavırlarına inat tüm yasaklı sanatçılar sunucular yasaksız söylemlerle ekranlardaydı. Eğlence bununla kalmadı tabii ki. Herkesin dünyasına renk gelmişti birden. Reklamlar, basın ve yayının tamamen bu kurguya odaklanmış yayınları ile insanların hedefledikleri yaşam şekilleri önce yavaş yavaş ve sonrasında giderek hızlanarak değişti… Değiştirildi…
Lüks alışverişten uzak duran, borçlanmaktan korkan, kanaat etmeyi bilen, başkasında ne var ne almış çok umurunda olmayan,
“Eee tabi onların hali vakti yerinde çocuğum, onlar alabilirler…”
Diyerek olmayacak maceralar peşinde koşmayan, “Davul bile dengi dengine .” Diyerek haddini bilen yurdum insanı gitti… Yerine tabiri caizse ne görürse özenen, param var mı yok mu demeden kendine empoze edilen yaşamlara öykünen harcama canavarı bir kitle geldi… Getirildi.
İnsanlara kazanmadığı parayı harcayabilmek için çeşitli legal yöntemler icat edildi. Bankalar bol keseden kredi dağıtmaya ve halkı kredi kartı ile tanıştırmaya başladı. Çok cazipti cebinden para çıkmıyor sanarak istediğin her şeyi kredi kartı ile alabilmek… Aman nasılsa öderiz asgarisini ödeyelim yeter diye diye, bankaların uyguladığı, günleri geriye döndürerek, katlamalı, akıl almaz, matematik ile izah edilemez kredi kartı faizleri ile borçlar katlanmaya başladı. Maalesef halkın çoğunluğu bu garip faiz hesaplarından haberdar bile değildi.
Ve nihayet 1988 yılında İstanbul’da Ataköy Galleria adlı Lüks Alış Veriş Merkezi dönemin mucidi ve başbakanı Turgut Özal tarafından büyük bir törenle açıldı.
Alışveriş çılgınlığı ile beraber hafta sonu tatilinin değişmez adresi bu AVM’ler olmaya başladı.
Ve eskiden sadece toplu alım yapıp ucuz satış yapabilme amacıyla kurulan zincir marketler de duruma ayak uydurup bu harcama çılgınlığına bilimsel ve psikolojik, sosyolojik destekli olarak katıldılar.
Devam edecek…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)