Bayram Anu yazdı.
Mükemmel bir birey ancak mükemmel bir toplum içerisinde yetiştirilebilir. Eğer kişi sadece kendisi için çalışırsa ünlü bir bilim adamı, büyük bir düşünür, çok iyi bir şair, değerli bir müzisyen olabilir. Ama asla mükemmel bir insan olamaz. Tarih ancak ortak çıkarlar için çalışmış insanların yüceliğini kabul eder. En mutlu insan en fazla sayıda insanı mutlu eden insandır…
Alman Filozof Karl Heinrich Marx böyle buyurmuş. Öyleyse, Marx’a ait bu düşüncenin pratikte karşılığını değerlendirmeye çalışalım…
Toplum ortalaması birey yıllarca sabırla çalışarak, mücadeleyle konumlandığı makam itibarıyla binlerce personele, trilyonlarla ölçülen bütçeye yön veriyor olabilir…
Bütün dünyada tanınan çok önemli biri, etkin bir STK da yönetici, siyasi bir partinin en üst kademesinde idareci olabilir… Çok uluslu bir şirkette Ceo olarak yetkilerle donatılmış elitlerden olabilir…
Ya da ilçenin kaderine yön veren seçilmiş Başkan olabilir…
Gelinen son noktada içinden var olduğun toplum ile arandaki fark uçurumla tarif edilebilir.
Mükemmel toplum oluşturmaya adanmış idealist öncü liderler; Şahsi ikbal peşinde koşarak pozisyon almazlar, kısa vade hesaplarla toplumu kamplara bölmezler, yalan dolan riya bilmezler, çıktıkları yolda adam eksiltmezler, haksızlığa karşı aksiyon almaktan geri durmazlar, dürüst olmaktan asla ödün vermezler…
Kısaca toplumsal iyileştirme ve eşitleme şiarıyla yaşamak zor zanaat! Hele ki siyaset yapmak iki kere zor…
Son söz
İsimlerinin önünde Başkan, Müdür, Ceo gibi ünvan olanlar, toplumun mutluluğu için mi çalışıyorlar, yoksa sadece kendi ikballeri için mi?
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)