Bayram Anu yazdı
Kadınlar, bilindik söylem olan toplumsal statüde cinsiyet eşitliği ile sınırlı olmamalı, öyle bir çerçeveye sıkışmamalı…Kadınlar, hayatın her alanında o başarı timsali karşı cinsi ekarte ederek hemcinsleri ile yarışabilme ve mücadele edebilme özgürlüğüne sahip olmalı. Kadınların hayata dair bütün güzellikleri yaşamayı hakkettiğini, fakat bu minvalde ülke kadınlarına yönelik arzu edilen pozitif bir ilerleme sağlanamadığını söylersek yanılmış olmayız… Hiç istemesek de, resmi veriler ışığında anlamaya çalışalım yanılmış olmadığımızı!
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütüne göre, üye ülkelerde kadınların istihdama katılım oranı İzlanda’da yüzde 77, Almanya’da yüzde 73 ve OECD ortalaması da yüzde 59 düzeyindeyken, Türkiye’de bu oran yüzde 27’dir.
Dışişleri Bakanlığı verilerine göre; kadın büyükelçi oranı yüzde 25 civarındadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi verilerine göre; meclise giren kadın milletvekili oranı yüzde 17’yi bulmuştur.
Eğitim alanında ise, en az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 üstü yaştaki kadınların oranı yüzde 85 olmuştur, •Üniversite mezunu kadınların oranı ise sadece yüzde 18 olduğu belirtiliyor.
Bu gün yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendini güvensiz hisseden kadınlar ancak yüzde 28 buluyor.
Türkiye’de 2021 yılında 280 kadının öldürüldü, 217 kadının ise şüpheli şekilde ölü bulunduğunu ifade ediliyor.
Toplam kadınların yüzde 49’ u yaşadıkları çevrede kendilerini güvende hissetmiyor.
Resmi verilerden de anlaşıldığı gibi ülkemizde kadın kesinlikle olması gerektiği noktada yerini alamamıştır. Bu oldukça üzücü ve arkaik durumun sorumluları malum… Toplumun ilerlemesi, gelişmesi, mutlu ve müreffeh bir iklime ulaşması için etkili ve gerçek parametre tabii ki siyaset kurumudur. Dolayısıyla kadını eşit ve özgür kılma konusunda çözüm olamayan kendini siyasi yelpazenin neresine kodladığı hiç önem arz etmeyen, dünya görüşü ne olursa olsun vasıfsız, siyaset üretmekten yoksun siyasilerdir.(özgürlükçü, eşitlikçi ve insan haklarına duyarlı siyasileri tenzih ederim.)
Ülkemizde ekonomik sosyal ve siyasi alanda kadının gücüne ve ferasetine ihtiyaç olduğu hayatın akışına paralel bilinen bir realitedir… Bu gerçeklerden hareketle yaşamın her alanında cinsiyet eşitliğine dayalı bir anlayışı benimseyerek bu saik ile siyaseten sorumlu zevatlar tarafından ivedilikle somut ve gerçekçi adımların atılması umuduyla… Hemen şimdi!
Yeterince geç kalındığı unutulmadan.
Atatürk’ün sözü ile bitirelim,
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)